Geldiğinde ilk dikkatimi çeken şey gülüşüydü.
Yorgun değildi ama sanki çok şey yaşamış gibiydi.
Konuşması yumuşak, aksanı tatlıydı.
Adı Leyli’ydi. Özbek’ti.
O akşam aslında planlı değildi. Sadece biraz insan sesi duymak istiyordum. Ama telefonda onun sesini duyunca bir sıcaklık hissettim.
“Geliyorum,” dedi.
Ve geldi.
Odaya girdiğinde ne parfüm kokusu baskındı ne de tavırları abartılıydı.
Sade bir bluz, açık renkli kot pantolon.
Ama bakışları çok daha fazlasını anlatıyordu.
Kendine güveni, belli etmeden ortama hâkim oluşu etkileyiciydi.
Leyli, diğerlerinden farklıydı.
O sadece dokunmayı bilen biri değildi.
Dokunulmayı da bilen, karşısındaki insanın neye ihtiyacı olduğunu fark eden bir kadındı.
O gece konuşurken bana ülkesi Taşkent’ten, çocukluğunda sokakta oynarken elini yakan yaz güneşinden, Türkiye’ye gelişinden bahsetti.
Dinledim.
Sonra sustuk.
Sadece o an vardı.
Kelimeler azaldı, hisler arttı.
Zaman ağırlaştı.
Ama bir şey hızlandı: yakınlık.
Özbek Escort Kadınlar Alanya gibi bir aramayla başlayan gecem, bir hikâyeye dönüştü.
Leyli’yle olan karşılaşmam sadece fiziksel değil, samimi bir bağ kurma haline evrildi.
Sabah olurken sessizce kapıyı kapattı.
Arkada ne bıraktığını bilmiyordu belki.
Ama bende bıraktığı his uzun süre kaldı.